197- Kasem suretiyle olan yeminler: Lağıv (boş yere) yemin, Gamus (yalan yere) yemin ve mün’akıd (şarta bağlı yemin) kısımlarına ayrılır. Şöyle ki:
1) Lağıv yemin: Yanlışlıkla veya doğru olduğu zannı ile yalan yere yapılan yemindir. Bir kimsenin bir maksadı olmaksızın başka bir şey söylecek yerde “Vallahi” diye yemin etmesi bu kısımdandır.
Yine, borcunu ödemediği halde, ödemiş olduğunu sanarak “Vallahi borcumu ödedim” diye yemin etmesi böyledir. Bu tür yeminden dolayı keffaret gerekmez. Bunun bağışlanacağı umulur.
2) Gamus yemin: Yalan yere kasden yapılan yemindir. Borcunu ödemediğini bildiği halde bir şahsın: “Vallahi ben borcumu ödedim” diye yemin etmesi bu türdendir. Bu, pek büyük bir günahtır. Böyle yalan bir yemin evleri harab eder, yalancıları perişan bırakır. Bunun bağışlanması için keffaret yeterli olmaz. Bundan dolayı yalnız tevbe edip mağfiret dilemek ve bu yüzden bir kimsenin hakkını zayi etmişse onu yerine getirip helâllik almak gerekir.
(İmam Şafiîye göre, Gamus yeminden dolayı da keffaret gerekir.)
3) Mün’akid yemin: Mümkün olan ve geleceğe ait olan bir şey hakkında yapılan yemindir. “Vallahi ben yarın borcumu vereceğim, vallahi ben falan kimse ile konuşmayacağım” denilmesi gibi…
Böyle bir yemin üzerinde durulursa keffaret gerekmez. Fakat yemin bozulursa, keffaret gerekir. Yukarıdaki yemininde borcunu ödemezse veya adamla konuşursa yemin bozulmuş olur ve keffaret ödenir.
İşte bizce, yalnız bu tür yeminlere riayet edilmemesinden dolayı keffaret gerekir. İster riayetsizlik bir zorlama karşısında, ister unutarak, ister yanılarak olsun, hüküm aynıdır. Bu tür yeminin bozulmasında dinî bir görevi yerine getirme veya insanlar için bir yarar varsa, yemin bozulur ve keffaret ödenir. Bozulmasında bir yarar yoksa, yemine riayet edilmesi gerekir. Bu kimse borcunu ödememeye veya babası ile konuşmamaya yemin etse, bu yemine riayet edemez. Borcunu vermesi ve babası ile konuşması gerekir. Sonra da af dileyerek keffaretini yerine getirir.