Hadis No : 1929
Ravi: Ebu Hüreyre
Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: “Allah’ın, yollarda dolaşıp zikredenleri araştıran melekleri vardır. Allahu Teala’yı zikreden bir cemaate rastlarlarsa, birbirlerini “Aradığınıza gelin!” diye çağırırlar. (Hepsi gelip) onları kanatlarıyla kuşatarak dünya semasına kadar arayı doldururlar. Allah, -onları en iyi bilen olduğu halde- meleklere sorar: “Kullarım ne diyorlar?” “Seni tesbih ediyorlar, sana tekbir okuyorlar, sana tahmid okuyorlar. Sana ta’zim (temcid) ediyorlar” derler. Rabb Teala sormaya devam eder: “Onlar beni gördüler mi?” “Hayır!” derler. “Ya görselerdi ne yaparlardı?” “Eğer seni görselerdi ibadette çok daha ileri giderler; çok daha fazla ta’zim, çok daha fazla tesbihde bulunurlardı” derler. Allah tekrar sorar: “Onlar ne istiyorlar?” “Senden,” derler, “cennet istiyorlar” “Cenneti gördüler mi?” der, “Hayır ey Rabbimiz.” derler. “Ya görselerdi ne yaparlardı?” der. “Eğer görselerdi,” derler, “cennet için daha çok hırs gösterirler, onu daha ısrarla isterler, ona daha çok rağbet gösterirlerdi.”
Allah Teala sormaya devam eder: “Neden istiaze ediyorlar?” “Cehennemden istiaze ediyorlar” derler. “Onu gördüler mi?” der. “Hayır Rabbimiz, görmediler” derler. “Ya görselerdi ne yaparlardı?” der. “Eğer cehennemi görselerdi ondan daha şiddetli kaçarlar, daha şiddetli korkarlardı” derler. Bunun üzerine Rabb Teala şunu söyler: “Sizi şahid kılıyorum, onları affettim!” Resulullah (sav) sözüne devamla şunu anlattı: “Onlardan bir melek der ki: “Bunların arasında falanca günahkar kul dahi var. Bu onlardan değil. O başka bir maksadla uğramıştı, oturuverdi.” Allah Teala: “Onu da affettim, onlar öyle bir cemaat ki onlarla oturanlar da onlar sayesinde bedbaht olmazlar” buyurur.
Kaynak: Buhari, Da’avat 66; Müslim, Zikr 25, (2689); Tirmizi, Da’avat 140, (3595)
Hadis No : 1930
Ravi: Ebu Hüreyre
Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: “Kim bir yere oturur ve orada Allah’ı zikretmez (ve hiç zikretmeden kalkar) ise Allah’tan ona bir noksanlık vardır. Kim bir yere yatar, orada Allah’ı zikretmezse, ona Allah’tan bir noksanlık vardır. Kim bir müddet yürür ve bu esnada Allah’ı zikretmezse, Allah’tan ona bir noksanlık vardır.” [Hadisin metni Ebu Davud’a aittir. Sondaki ziyade İbnu Hibban’ın Mevarid’inden alınmadır (2319)]
Kaynak: Ebu Davud, Edeb 31, (4866), 107, (6059); Tirmizi, Da’avat 8, (3377)
Hadis No : 1931
Ravi: Ebu Müslim el-Eğarr
Tanım: Ben şehadet ederim ki Ebu Hüreyre ve Ebu Said (ra) Resulullah (sav)’ın şöyle söylediğine şehadet ettiler: “Bir cemaat oturup Allah’ı zikrederse, mutlaka melekler etraflarını sarar, Allah’ın rahmeti onları bürür, üstlerine sekine iner ve Allah onları yanında bulunan (büyük melek)lere anar.”
Kaynak: Müslim, Zikr 39, (2700); Tirmizi, Da’avat 7, (3375)
Hadis No : 1932
Ravi: Ebu Musa
Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: “İçerisinde Allah zikredilen evlerin misali ile içerisinde Allah zikredilmeyen evlerin misali, diri ile ölünün misali gibidir.”
Kaynak: Buhari, Da’avat 66; Müslim, Salatu’l-Müsafirin 211, (779)
Hadis No : 1933
Ravi: Ebu Hüreyre
Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: “Allah Teala hazretleri diyor ki: “Kulum, hakkımda nasıl bir zan yürütürse ben öyleyimdir. O, beni zikredince ben onunla beraberim, O beni içinden geçirirse, ben de onu içimden geçiririm. O, beni bir cemaat içerisinde anarsa, ben de onu, onunkinden daha hayırlı bir cemaatte anarım. O, bana bir karış yaklaşırsa ben ona bir arşın yaklaşırım. O bana bir arşın yaklaşırsa, ben ona bir kulaç yaklaşırım. O bana yürüyerek gelirse ben ona koşarak giderim.”
Kaynak: Buhari, Tevhid 50; Müslim, Zikr 2, (2675); Tirmizi, Da’avat 142, (3598)
Hadis No : 1934
Ravi: Ebu Ümame
Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: “Kim yatağına temiz (abdestli) olarak girer ve uyku basıncaya kadar Allah’ı zikrederse gecenin herhangi bir saatinde uyanıp da Allah’tan dünya veya ahiret hayırlarından bir şey isterse Allah Teala, istediğini mutlaka ona verir.”
Kaynak: Tirmizi, Da’avat 100, (3525)
Hadis No : 1935
Ravi: Muaz İbnu Cebel
Tanım: Kul, kendini Allah’ın azabından kurtarmada zikrullahtan daha müessir bir ameli işlememiştir.
Kaynak: Muvatta, Kur’an 24, (1, 211); Tirmizi, Da’avat 6, (3374); İbnu Mace, Edeb 53, (3790)