(Hicret’in 9. senesi Ramazan ayı)
Urve b. Mes’ud, Sakif kabilesinin en çok sevilen reislerinden biri idi. Mekke’nin fethinden sonra Hicret’in 9. senesinde Medine’ye gelerek Müslüman olmuştu. Sonra da kabilesini İslam’a davet etmek üzere Peygamberimizden izin istemişti. İzin verilince de Taif’e dönerek kabilesini İslam’a davet etmişti. Ancak hakkı kabul etmemekte direnen Sakifliler tarafından ok yağmuruna tutularak şehit edilmişti.[1]
Urve’nin şehit edildiği haberini alan Peygamber Efendimiz, “Urve de Yâsin Ehli[2]gibi kabilesini Müslüman olmaya davet etti ve sonunda şehit oldu”[3]diye buyurmuşlardı.
Sakifliler Baskı Altında
İşte, bu şehâdet hadisesinden sonra Peygamber Efendimiz, Sakiflilerin takibini daha da artırmıştı. Bu vazifeyi, Müslüman olan Havazinlilerin Reisi Mâlik b. Avf’a yaptırıyordu. Mâlik, Sakiflileri öylesine baskı altında tutuyordu ki bir ara kalelerinden dışarı çıkamaz olmuşlardı.
Nitekim bu takip kısa zamanda tesirini göstermişti. Sakifliler, dalâlet ve şirk üzere yaşadıkları müddetçe rahat yüzü görmeyeceklerini kesinlikle anlaşmışlardı.
Ancak Müslüman olurlarsa rahat edebileceklerinin idrakine varan Sakifliler, işte Hicret’in 9. yılı Ramazan ayında Medine’ye, Peygamberimize bir heyet gönderdiler.[4]
Çadır Kurulması
Peygamber Efendimiz, okunan Kur’an’ları duyabilmeleri, Müslümanların cemaat halindeki huşû ve huzur içinde kıldıkları namazları görebilmeleri maksadıyla bu heyet için mescidin yan tarafında çadırlar kurdurdu.[5]Devamlı surette kendileriyle meşgul oldu, konuştu, İslamiyeti anlattı.
Gizlice Kur’an Öğrenen Biri
Osman b. Ebi’l-Âs, heyette bulunanların yaşça en küçüğü idi.
Diğer arkadaşları çadırlarına gittikleri sırada bu genç, Peygamberimizin yanına gidiyor, dinî sohbetlerini dinliyor, diğer arkadaşlarının haberi olmadan Kur’an okumasını öğreniyordu. Hz. Resûlullah’ı bulamadığı zamanlarda ise Hz. Ebû Bekir’den ders alıyordu.
Heyettekiler Peygamberimizle konuşup Müslüman oldukları sırada Osman b. Ebi’l-Âs, Kur’an okumasını öğrendiği gibi, bir hayli de ezber yapmıştı. Heyettekiler kendileri için namaz kıldıracak bir imam istediklerinde de, Peygamberimiz, kendilerinden olan bu genci vazifelendirdi.[6]
Sakif Heyetinin Yurtlarına Dönmeleri
Bir müddet kaldıktan sonra, Abdi Yalil başkanlığındaki Sakif heyeti, Müslüman olarak Medine’den yurtlarına döndü. Olup bitenleri anlatınca, Sakifliler de Müslüman oldular.[7]
Lât Putunun Yıktırılışı
Sakifliler, kendi putları Lat’ı elleriyle kırmak istemediklerinden, Peygamberimiz, bu putu yıkmak için Ebû Süfyan b. Harb ile Muğîre b. Şu’be’yi gönderdi.[8]
Daha düne kadar, Lât ve Uzzâ önünde eğilen Ebû Süfyan, şimdi kendi eliyle aynı putu kırıp dağıtmaya gidiyordu! Çünkü gönlündeki şirk putu kırılmış, onun yerine saf, tertemiz tevhid bayrağı dikilmişti. Bunun için gitmekte tereddüt göstermedi.
Ebû Süfyan ile Muğîre b. Şu’be, Taif’e varıp Lât putunu kırarak darmadağın ettiler.[9]
Sakifoğullarının putu Lât’ın da tevhid nuruyla darmadağın edilmesinden sonra, Arabistan, putlardan ve puthânelerden tamamıyla temizlenmiş oluyordu. Artık bütün yollar, tevhid âlemine uzanıyor, bütün gönüller oraya bağlanmış oluyordu!
[1] İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 182.
[2] Yâsin ehli, kavmini Hz. İsa’nın havarilerinin davetine icabete çağırmış, ancak kavmi tarafından şehit edilmiş olan, Antakya halkından Habîb-i Neccâr’dır.
[3] İbn Hişam, a.g.e., c. 4, s. 182; İbn Sa’d, Tabakat, c. 1, s. 312.
[4] İbn Hişam, a.g.e., c. 4, s. 182; İbn Sa’d, a.g.e., c. 5, s. 505.
[5] İbn Hişam, a.g.e., c. 4, s. 184; Taberî, Tarih, c. 3, s. 141.
[6] İbn Hişam, a.g.e., c. 4, s. 185; İbn Sa’d, a.g.e., c. 5, s. 508.
[7] İbn Kesir, Sîre, c. 4, s. 62.
[8] İbn Hişam, a.g.e., c. 4, s. 186; Taberî, a.g.e., c. 3, s. 141-142.
[9] İbn Kesir, a.g.e., c. 4, s. 63.